Mecra

Bir maceranın daha sonuna geldik.
Bu son mecraların macerasında didindik ettik, bir baltaya sap olamadık.
İçimiz dumanlı ama toktuk, biraz da kurnazlığın yokuşuyduk.
Sabahın köründe yol aldık, dere tepe düz gittik,
acil şifalar dileyecektik ki, metro bulduk.
Aşağı indik.
Aşağıda, yerin dibinde bir hüzün tuttuk dilek gibi aslında tutmamamız gereken.
Ne yaptık ne ettik tutturduk hüznü.
Turnanın hüznünü gözünden vurduk.
Turnayı tam gözünden vurduk.
Güzel hayvandır turna, ne istedik ki hüznünden. Gözüne hiç girmeyelim.
Göze geldik ama belli etmeyelim.
İçimiz yaralı dışımız bereliydi. Yürü yürü bir yere kadar, yorgunduk.
Sahici bir adım atmak, isteksizce yol almaktan iyidir, diye düşündük.
Turna bize ağır gelmiş olmalı ki, durduk.
Bir kuş uçtu üstümüzden, başka bir kuş, daha şimdilerde karşı masamızdaydı.
Ne yapalım ne edelim derken, takip ettik.
Öyle uçmuşuz ki, manzaralı bir otelin terasının köşesine konduk.
Herkese içme isteği doğdurduk, konudan sapamadan oturduk konuştuk.
Sonunda terasa hüznü doldurduk.

Herkesin hüznü birdi
Daha korduk,"kordon"duk, didindik durduk,
sadece umutluyduk.
Bir gol dedik ve tokuşturduk.

Adım Adım
(Böyle güzel başlayıp sonu kötü biten -çok hikayem var-)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...