Ara ara


Her mutluluğun bir sonu olduğundan huzurumun ne vakit bozulacağını merak ediyordum zaten.  Başıma gelenleri yazamam çünkü bunları bloga yazı malzemesi etme fikri çok iğrenç geliyor. 
Hem de burada yayınlanamayacak kadar uzun benim hikayem daha doğrusu bizim hikayemiz.
Ama insan arada saklamaktan yoruluyor bütün bu başından geçen olayları kaldırabildiği için takdir görmek istiyor veya kaldırabilmek için anlayış. 

Tüm acılarını anılarını anlatabilen insanlara imreniyorum, 
ara ara garipsiyorum bazen de ayıplıyorum ne yalan söyleyeyim.
Acılarından prim yapmaya bakıyorlarmış gibi geliyor.
Bense yakın arkadaşlarıma bile her şeyi açık açık anlatamazdım 
yakınıyormuşum gibi gözükmemek için. 
Paylaştıklarım hep sınırlıydı ki bazılarını da paylaşmak zorundaydım, 
sorduklarında yalan söylememek için bilhassa da utanmadığımı göstermek için.
Bazen de bahsetmezsem saygısızlık yapmış olacağım, 
görmezden geldiğimi sanacaklar diye anlattım. 
Böyle karmaşık bir durumdu bizimki. 
Veya ben her zamanki gibi işleri zorlaştırdım iyice.




Engebe


Bir şeyleri gerçekten elde etmek için bir sürü engebeli yolu geçmek gerekliliği bence çok saçma. 
Bunun kısa yolu yok mudur?
Bir de eğer bazı şeyleri gerçekten atlatıyorsak bir daha karşımıza çıkmasınlar. 



Bekledim




Neden kapiyorsun gözlerini?
Biliyorum sen de yoruldun maskelerden.
Kendini de kapattin öyle işte..
Ve sustun! 
Bekledim.
Bilirsin nasil beklediğimi..
Animsa kayboluşlarimi..
Hep sana varana dek koştum ben
Kactin!
Baska baska sevdim ben seni 
Kimi zaman tavrini sevdim, kimi zaman rengini sevdim teninin. 
Kapadigin gözlerini sevdim.
Ama hep sevdim.
Hayaller umutlar bos ya hani,
Seninle ögrendim.
Engel olamadim ama  hep seni hayal ettim, tek sana inandim.
Anla en büyük hediyemi cöpe atmak istemedim iste!
Yalnizligim bile alisti sana; seninle beraber geliyor, seninle beraber de gidiyor isin garibi..
Nasil vazgecelim senden, söyle!
Sunu bil zaaflarimin en büyügü
Yasadigim en guzel sey sensin!
Seni sevmenin esi benzeri yok!
İyi ki varsin, iyi ki dogdun.

Poyraz




Denizi betonla doldurmuşlar baba, çay bahçesi yapmak için bile değil, 
otopark yapmışlar denizin dibine.
 İyi ki görmedin betonları. Her şey değişiyor;
 birden bire, hiç değişmeyen kasabayı bile otoparka dönüştürüyorlar bu yeni dünyada.
 Otoparklara da dışardan bakıyorum ben, merak etme. 
Betonların da dışındayım. 
Bir tek rüzgarların arasında hissediyorum yaşadığımı, anlık bir şey yaşamak, esip geçiyor.
 Neyse ki benim hayatım otoparklar kadar kalıcı olmayacak bu dünyada. 
Esip kavuracak bir günlük poyraz olabilsem o bana yeter. 
Ne eksik ne fazla.




LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...