3 Maymun

"görüp de görmemek, duyup da duymamak, bilip ama bilmemek"
özellikle ikili ilişkilerde bazen kırmamak-üzmemek, bazen kavga etmekten kaçınmak-yorulmak, mevcut dertlere yenisini eklememek, bazen de kırıla kırıla tuzla buz olmuş yüreği bir de havanda dövmemek için kullanılan yöntemciktir..
saf hatta salak sanılabilirsiniz çok rahat.. gözünüzün içine bakıla bakıla yalanlar söylenir, senaryolar yazılır "yediğiniz" düşünülerek..
ama aslında ne safsınızdır ne de salak.. yaptığınız yemeyip yemiş gibi görünmekten ibarettir.. 
gittiği yere kadar gider..
                                                                                                itü              




Bil

ben çok konuşmam sevgilim, benim aklım yok
benden sana zarar gelir, veya gelmez,
benim içimde baykuşlar var çiyanlar değil, ben çok dövüldüm,
yaralarıma bakma, hoşuma gidiyor bana vurulması,
bana acımana lüzum yok, beni yerden kaldırman manasız, kendi kendime yettiğimi de düşünme, ilgisi yok,
yetmek, yetmemek,
bir anda çıldırmak, bir anda bütün hayatı istemek,
tüm sevgiyi, şefkati, tüm renkleri, bütün çarşafları, kelimeleri, tüm kitapları, tüm sokakları, dünyayı;
yaşlanmıyorum, gençleşmiyorum, ağlamıyorum sevgilim, ağlayamıyorum, -için bükülmesin dangalakça, gerek yok;
ölmekten korkuyorum, başımı duvarlara geçirmekten asla, baykuşlarla yatıp
kalkmaktan değil, gözlerimi oyan büyük böceklerden değil,
gözlerindeki o iğrenç tebessümden korkuyorum deliler gibi, beni bilmiyorsun,
çünkü insanları biliyorsun sen, bil,
insanları bil,
insanlarla oyna, insanlarla seviş, onların hayatlarını kurtar, ben insan değilim sevgilim, bana yırtınma, umursamazlık etmeye kalkışma, bana kalbinle konuşma,
konuştukça zaman geçiyor ve nefret artıyor.

Bil

Tatlı

“Rüzgarım ve sözcüklerim var, senden ve sana tüm inananlardan daha güçlü ve özgürüm.” 

Bir şarkı dinliyorum şimdi. Tatlı. 
İsmini bilmiyorum, öğrenmeyeceğim, öğrenmeyeceğim ki bugün ölümsüz olsun; öğrenmeyeceğim ki yeniden duyduğumda aklıma gelen şey ismi değil, bugünün kendisi olsun.

İstanbul


Gidin

Kendi yalnızlığımı bıraktım başkalarının yalnızlığına üzülüyorum, onların üzüntülerini bir türlü atamıyorum aklımdan. Belki kendi yalnızlığımı da ekliyorum onlarınkine. Her şekilde üzüldüğüm ve düşündüğüm şeyden memnun değilim. Yapılacak çok fazla şey varken kendimi kafamın içinde sıkışmış hissediyorum. Kimseye bir yararım yok. Kuru kuru üzülüyorum, düşüncelerim yavanlık sınırını aşamıyor. Hiçbir zaman yakamı bırakmayan bu yanlışlık; bulmam gereken bir şeyler var, ne olduklarını bilmiyorum ama içimde bir yerde beni rahatsız eden o eksiklik sürekli uyarı veriyor. Hep oradaydı eksiklik ve başkalarının yalnızlığı da bu eksikliğe iyi gelmiyor. Benim kafamın içi bir hapishane olsa bile dünya öyle bir yer olmamalıydı. Bazı insanlar o kadar yalnız hissetmemeli, yalnızlıktan kendilerini öldürmemeliydiler, aldatmamalıydılar. Dünya ve yıldızlar, tüm evren ve sokaklar daha aydınlık yerler olmalıydı. Yıkım keşke sadece benim zihnimde olsaydı, dünyanın ve zamanın bir başka ucunda o güzelim insanlar bunları yaşamasaydı. Yalnızlıkta beraber olma fikri artık bana iyi gelmiyor. Başkalarının üzüntüsünden üzüntüme teselli bulamadığım bir döneme girdim. En azından yalnızlıkta yalnız değilim diye düşünemem artık.



LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...