Üç


Bitecek, dedin. Üçe kadar saydım ben. İnan ki saydım.
Üç saat saydım önce ve ağlamaya başladım. Üç gün saydım, başımı doğrultamadım. 
Üç hafta saydım, başka isimler okudum dudaklarından.
Üç ay saydım, insanlara senin ismini yasaklarken buldum kendimi.
Üç mevsim saydım ve ilk sonbahar yaklaştı.
Üçüncü yılı sayıyorum şimdi ve yalanına sitem ediyorum.
Bitmedi çünkü.



Dinle


Bir mektup daha göndermeyesim var sana. Dinle.
Evet, burası küçük bir sahil kasabası. Tarih çok geç. Saat erken. 
Mektubun ucuna iliştirmeyeceğim bir şarkı dinliyorum. 
Benim dinlediğim yerden duymayacağın için, bence hiçbir sorun yok.
Ben bu kasabayı nerede şehir yaptım, tanıyorsun. Hep orada nefes alıyorsun.
Gidiyorum diye, sende bıraktığım şehri başıma topluyorsun. Kimsenin göremeyeceği bir yer bulup bana sarılıyorsun. Ama çocuk yapma, burada herkes birbirini tanır. Mesela gerçekler vardır: Biri gidiyorsa biri mutlaka kalır, biri de konuşur bunu. Ben kalandım, sen giden. Baksana asfalta şimdi, tam tersini söylüyor.
Şimdi bana ait olmadığının bilincinden çok ötede, telaş içinde sana ait olmadığımı anlatışını seyrediyorum. Durabilirsin artık, anladım.
Yolcuydum; her zaman zor oldu, artık benim olmayacak bir odayı son kez izlemek. Yeni bir şehre adımı öğretmeye gitmek hep zordu. Ama yavaş yavaş topladığım hiçbir odanın raf arkalarından senin fotoğrafların çıkmıyordu, gözlerin dolu cevaplanmamış mektuplar düşmüyordu avcuma. Sen kokmamıştı hiçbir odam. Hiçbir yastığım. Bu defa daha zor eşyalarımı toplayıp gitmek. Çünkü seni kalbimde götürmüyorum.
Sen hariç herkes, yabancıyken.
Şimdi sen de yabancı. Öyle mi?



Ambulans

Bir yağmur döktü kalbim.
Tek bir kelime edilmeden; yolculuklarım yok oldu. Hayalimdeki şehirler yandı.
Tiyatro salonları yandı, sinemalar yandı, göller kurudu.
Şarkılar sustu. Kitapların her satırı silindi.
Para kazanma sebeplerim yok oldu.
Saçlarımın her teli koptu.
Güneş battı.
Şiirimin dizeleri soldu.
Bebeğim ilk adımından vazgeçti, halının üstüne oturdu. 
Sevdiğim yok oldu.
Yok oldum.
-
Anlayacağınız, intihar edemeyecek kadar yok oldum. Beni şu ambulansın içine koyun.


Nehir


Sen olursan hiçbir şey kötü olmaz gibi geliyor bana. 
Seninle tüm zorluklara dayanırım diye geçiyor aklımdan. 
İşte bu yüzden kalbinden öpesim geliyor seni...
Şimdi burada olsan diye geçiyor aklımdan. Öylece otursan şu koltukta.
Tek sözcük söylemeden öylece otursan.
Tüm bu durgun akan zaman fışkırıp kaynayacak. 
Ilık bir yağmur yağacak üzerime, beni tüm bu tozdan, bulanıklıktan arındıracak. 
Bir şarkı başlayacak uzakta bir yerde. Bir tek ben duyacağım.
Tüm bu toza bulanmış renkler ışıl ışıl ışıldıyor.
Sen kapıdan her girdiğinde bir gökkuşağı doğuyor bunu da bilmiyorsun. 
Bir şarkı başlayacak uzakta bir yerde,  kimbilir belki sen de öyle.

Sana hiç söylemiyorum, söyleyemiyorum bunları. 
Çünkü şimdi bile, yani bu sözcükleri yazarken bile, 
tam olarak anlatamıyorum kalbimden geçeni. 
Bir nehrin sularını düşün ve benim bunları yazarak, 
alıp sana getirebildiğim ancak bir bardak su… 
Düşün gerisini... 



Kürk Mantolu Madonna


"...insanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar..."

''ah maria niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? niçin rüzgarlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz? niçin yanımda değilsin?''




''elleriniz ne kadar soğuk'' dedim.

tereddütsüz cevap verdi:

''ısıtın''. ve her ikisini birden uzattı.





''deli olacağım yahut öleceğim dersem yalan söylemiş olurum. insan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor. ben de yaşayacağım. ama nasıl yaşayacağım!.. bundan sonraki hayatım nasıl dayanılmaz bir işkence olacak!.. ama ben dayanacağım. şimdiye kadar olduğu gibi..''

''binlerce kilometre uzakta bir insan yaşamaz oluvermişti.''



"tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. sen bana, dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin. bunu sonuna kadar götüremediysen, kabahat senin değil... bana hakikaten yaşama imkanını verdiğin birkaç ay için sana teşekkür ederim. böyle birkaç ay, birkaç ömür kıymetinde değil midir?..."

Bazı duyguların kelimelerle ifade edilemeyeceğini sanırdım. yanıldığımı bu kitapla gördüm.




LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...