Sedye Yalnızlığı


üç, iki, bir hasta uyuyooor...

Siren sesleri yankılanıyorken sol kulağımda, ardı ardına gelip geçen bozuk lambalar.
Acele davranmaktan hayatının geri kalanını umursamaz yaşamaya kendini mahkum etmiş, tanımayan bir insan,
sedyenin gıcırtılı sesleri,
ölüm çökünce göze, aynaya bakmanın dayanılmaz acı verici hissi.
Nefes alamadığını hissedersin ya bazen, elini hemen kalbine atarsın,
'böyle şeyleri hatırla'
ve kimsenin bakmadığı o anda korkundan bir gözyaşı damlası süzülür yanaklarından.
'her anını sorgula'

Tecrübelerini anlattığın doktorun, aslında hayatını doktor olma hevesi yüzünden bir kenara koyduğunu gördüğünde, anlattıklarına utanıyor insan, yerin dibine giriyor, üzülüyor.
'ama siz siz olun ve heves ettiğiniz her şeyi yapmaya gayret edin'

Hızlı gitmiyor mu bu sedye? Hemen asansöre geldik.

Soyunduğum sırada beni öpmeye devam etmiyorsan, sevişmemizin devamı sadece formalitedir.
Elbisesiz korkulu düşünceler aynaya baktıkça artıyor. Bu yeşilimsi kıyafet seni andırdı nedense. Midem, mideme bir şeyler oluyor.
Sağ kulağımda 'Kedi ve Karpuz' şarkısı. Hep aynı yer 'ayrılık gelmese'..
Seninle seviştiğim zaman da böyle oluyordum. Midemde kıpırtı, kulağımda alkol sabahı sesin.
Bi de senden sonra bu kelebekler ölsün diye içtiğim alkolun etkisi.
'kelebekler hiç ölmesin'
Sen soyunduğun sırada seni öpmüyorsam, emin ol başka şeyler daha önemlidir.
Beni bilmiyorsun, heyecandan bayılacağım galiba.
'hep kucaklara doğru yaslayın başınızı'
Benim için artık sadece sağlığın önemli.
Benim sağlığım ise gökyüzüne göç eden kuşa emanet.

Asansör düşüyor mu ne ? Hemşire neden espri yapmaya çalışıyor ki ?

Bu yuvarlak ışıklar gözümü çok alıyor. Lütfen, artık gitmek istiyorum.
Sesim çıkmıyor. Sesime ne oldu ?
'sahi sesine ne oldu?'
Kalbim iğnelere dayanmıyor artık. Dişlerimi uyurken daha az sıkıyorum.
Çenem yoruldu, konuşmadım ki daha.
'öyle derin uyu ki, izlendiğinin farkına varma, tadı kaçar çünkü'

bir, iki, üç hasta uyaaaaandı...







LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...