Kimsesiz




Sen kimsesizdin. Her zaman öyleydin. Kardeşin senin kadar sokakta kalamazdı mesela. Ailen izin vermezdi. Sen kendini kollayabilirdin, o yapamazdı. Şehir dışında okumasına izin verilmezdi. Sen istediğin yere gidebilirdin, arayan soran olmazdı. Ne de olsa her şeyi tek başına başarırdın, kimse elini uzatmazdı.

Senin bir çemberin vardı ve geri kalan her şey ona sadece dahil oluyorlardı.

Dönem dönem birine tutunur, kendi hayatını rafa kaldırıp onun hayatını yaşar, kimsesizliğinden kurtulmak, bir şeylerin parçası olmak için çabalar, başaramayınca da kendi çöplüğüne döner, bir daha o birinden haber dahi almazdın.

Onların öncelikleri vardı çünkü. Onlar kimsesiz değillerdi. Anneleri, babaları, kardeşleri, odaları, arkadaşları, ders programları, mutfakta jelatine sarılı sandviçleri vardı. Seninse artık bir hayatın bile yoktu, onlarınkine sarılmaya çalışıyordun. Olmuyordu. Kayıyordu ellerin. Onlar her defasında önceliği akşam yemeklerine, haftsonu pikniklerine, ‘nerede kaldın’ telefonlarına, abilerinin izin günlerine, kardeşlerinin ödevlerine verdiklerinde, biraz daha aşağı kayıyordun. Sen kimsesizdin. Onlar da öyle olsun istiyordun.

Mis gibi deterjan kokan gömleklere kapılırken, nasıl kimsesiz birini bulacaktın peki?

Sen ne zaman birinin ailesi olacaktın?

Sonunda biri karşına çıkıp, her şeyinin ‘sen’ olduğunu söylediğinde nasıl da çabuk kanacaktın.

Ömrün boyunca ilk kez kendi hayatını bir başkasınınkiyle birleştirebilecek, onun aslında kimsesiz olmadığını unutmaya çalışacaktın.

Artık öncelik sendin. Sadece senin hazırladığın kahvaltılar, seninle izlemek istediği filmler, sana sarılmadan uyumak istemediği akşamlar vardı. Bu, ikinizin hayatıydı.

Ama o kimsesiz değildi. Ve diğerleri, hayatınıza ufak ufak kaynak yapmaya başlayacaklardı. Ne kadar itmeye çalışırsan çalış işe yaramayacak, bir zaman sonra ayakta kalan yine sen olacaktın.

Ve o gün geldiğinde sana; ”Senden önce onlar vardı, sen sonradan girdin hayatıma. Onlar olmadan olmaz, ama sen olmasan da olur.” dediğinde yüzünde patlayacaktı, çoktandır unuttuğun kimsesizliğin tokadı.

Sen kimsesizdin. Her zaman öyle kalacaktın.

İnsanın, içinde bulunduğu psikolojik durumun farkında olmasına rağmen ona boyun eğmesi ne garip. Oysa biri çıkıp ”Senin sorunun bu. Bu yüzden böylesin” dediğinde bütün gizem çözülecek zannedip onca lira vermiyor muyuz, o deri koltuklu tuhaf seanslara. Bilinçaltımızı biri bize anlatsın, farkında olalım ki iyileşelim ışığı nerede, hani?

                                                                                                                                   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...