En Son

En son hiç bilmediğim bi sokakta, 
hiç bilmediğim bi evin önünde oturduğumda sanıyorum 19 yaşında falandım. 
O zamandan beri kocaman boşluklarda nefes almayı unutmuşum. Hep kalabalıktım. Belli dönemlerde o kalabalıklardan çokça sıkılıp yalnız kalmayı istemiştim. Ben seçmiştim yalnızlığı. Ben seçmiştim sadeliği. Sıkıldığımda yine o boş beleş kalabalıklara döndüm. 
Sonra artık o da dayanılmaz bi hal aldı. Yalnız kalmak istedim. Ama bu sefer başkaydı. Ben bu sefer biriyle yalnız kalmak istedim. Sadece o ve ben olayım. Çok sıkılırsak kalabalıklara gülümser geçeriz dedim. Mutsuzken de yanımda olsun istedim. Kahkaha atarken de baktığım gözler onun olsun. Beraber ağlayıp, sarılıp yine birbirimizde derman bulalım istedim.
Gitmesin istedim. Bitmesin istedim.
Ben artık gerçek bi şeyler için savaşmak, et ve tırnak olmak istiyorum.
İşin özeti.
Ben seni istiyorum.



Ondan

Hava karanlık, boğuk..
Bi yağsa rahatlıcak derler ya işte ondan..
Bize de oluyor arada bilirsin.
Bi ağlasam bitecek dersin ya içimdeki fırtına işte ondan.. 
Gök delindi şimdi.
Bardaktan taşali çok oldu sular.
Arap kızı korktu, kaçacak delik arıyor.
Gözyaşlarım bastırdı şimdi.
İçimdeki fırtına denizlere karıştı.
Korkak tarafım sana sığındı.
Gözlerin..
Yağmurun sana getirdiği huzur var ya işte ondan..


Merak

İşte, sevdim ve buna rağmen paçayı kurtarmak üzereyim.”
Evde yeterli yiyecek varsa, dışarı niçin çıkayım ki boş bakışı.
Yeterli miktarda bir kimsesizlik.
Rüyalarımı ben mi yazıyorum?
Birlikte hiç eğlenemedik misal, ne kötü.
Hep sıkıntımız vardı, hep üzgündük, hep eksik; sevgilim, hayat genelde bok gibi.
Oysa ne çok güldürürdüm seni.
Bazen sinirlendirirdim ya da gururlandırırdım, heyecanlandırırdım belki; 
bakarsın, değiştirirdim her şeyi.
Bunları nasıl merak etmezsin?
İmkanlar kısıtlı, aramıza ‘keşke böyle olmasaydı’ asfaltı döktük durduk, basamadık bozulmasın diye, daha ne kadar bozulabilirdi lakin cesaret edemedik; çok üzgünüm birlikte gülemedik, unutamadık, kavuşamadık.
Banyodan sonra saçımın ne kadar yumuşak olduğunu, seni, yüzünü avuçlayarak ben! öptüğümde ne hissedeceğini nasıl merak etmezsin!
Mutlu muyuz?
Benim için hiçbir şey yapmadın.


Papatya

”Bu sefer her şeyi düzelticem, bu kötü gidişin sonu olacak.” dediğim hiç bir şey bu dağılışı engelleyemedi. Pek çok kez çabaladım, yeni hedefler ve yeni sıçrayışlarla hayatımı kurtarmak istedim. Her seferinde elime yüzüme bulaştırdım.
Bazı günler vardır, yolunda giden tek bir saniyeyi geri kalan tüm diğer saniyeler boğmak ister. Çoğunlukla da başarır zaten. Gırtlağına sarılan bir çift el hissettin mi hiç?
Bugün otobüsü beklerken bir papatya ezdim. Yanlışlıkla yapılmış bir hareket değildi, bir nefret suçuydu. Hayatımda hiç bu kadar zevk almamıştım.
Eskilerde böyle değildim, hayat doluydum. 
Zamanla vücudumda yok olup giden her hücre hayata karşı umudumu benden aldı.
Bir gün öleceğimi biliyorum. Eskiden ölüme meydan okurdum.
Aynaya baktığımda midem bulanır, kendi üstüme kusmak isterim.
Kızlara uzak dururum. Kendimi ona layık görmediğim için ayrıldığım sevgililerim oldu.
Burdan gitmek istiyorum. 
Kimsenin beni tanımadığı karanlık bi şehirde yaşamak istiyorum. Cellatlık yapabilirim.
Hadi ver bana o şırıngayı.
Karanlık bir mizah anlayışım var.
Ben beceriksizin tekiyim.
Evet ben de aşık oluyorum. Haddim olmayarak çok seviyorum.
Bu söylediklerimi tabiki her okuyan anlamayacak. Gerçi kimse okumayacak. Ama insan en azından kendi kafasında yalnız olmak istemez bence.



LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...