Herşey, daha önceki günlerde olduğu gibi başlamıştı.Yine kimseyle karşılaşmamıştım; ne apartmanın merdivenlerinde, ne sokakta, ne de parkta.Yürüyüş yolunda da kimse yoktu.Herkesin yatağında, en tatlı uykusunda olduğu saatte çıkmıştım dışarı.Uyanmamış bir kentin sokakları,caddeleri,parkları gizemlidir.Bir o kadar da hüzünlü. Yasamla bağların en zayıf olduğu anlardır.
Kimse burnunu sokmadan rahatça ölebilir ya da çıldırabilirsiniz.
Simdi bir ağacın altında oturuyorum. Yorgun sayılmam.Belki biraz, o da yürümekten degil; yürürken hiçbir şey düşünmeyeceğim dememe karsin yine de birçok şey düşünmemden.Yürümüyor, kendimi yatıştırıyorum.En çok da "her şey kontrol altında" diyorum.İnsanin kendini kandırmaya çalışması ne aci.Bu turlar, kendini kandırma turları; yatıştırma falan hikaye.
Avucumu ve gözlerimi kapatıp basimi agaca yaslıyorum.
Caddeden gecen araçların sayisi ve gürültüsü gittikçe çoğalıyor.
Kent uyanıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder