Yalan

Müzigi kacirmayin derim..


-Artık kendimi kandırmaya bir son vermem lazım.
+ neden böyle dedin şimdi durup dururken.
-İnsanlara anlattığım masalları düşünüyorum da. sevilmeye muhtaç bir insanmışım, ilgi görmek istiyormuşum gibi alt metinlerle dolu zırvalar. ama aslında ben herhangi birinin beni sevmesini istemiyorum, buna ihtiyacım yok ben sadece o'nun beni sevmesini istiyorum. sürekli bahsedip durduğum ilgiyi ondan görmek istiyorum. geri kalan insanlardan banane. ben zaten çoğu zaman çoğu insandan hoşlanmıyorum. benim için varolup olmamaları bir anlam ifade etmiyor. ama nedense kendimi öyle olmadığına inandırmaya çalışıyorum. sanki herhangi biri beni severse düzelecekmişim gibi bir yalana inanmayı deniyorum. olmuyor işte.
+Ama sen geçti demiştin en azından azaldı demiştin, yalan mı söylemiştin.
-Yalan söylemedim, öyle hissettiğimi zannettim belki gerçekten öyle hissettim ya da kendimi o hissin doğru olduğuna da inandırmaya çalıştım herhalde. sonuçta her şey geçiyor. her şey bitiyor. onu özlemem de bitiyor sonra onu özlemeyi bitirmem bitiyor. yeniden başa dönüyoruz. zaten hayat bir kısır döngüden ibaret değil mi? birini seversin bir gün biter sonra nefret edersin o da biter sonra yeniden sevmeye başlarsın. sonra aynı şeyler başka bir insan için yaşanır.
+Yaşamak bazen ne sıkıcı değil mi?
-bazen değil her zaman sıkıcı ve bir şeyler hissettiğin sürece de çok sancılı. sanırım artık yalanları da bırakmam lazım, böyleyse böyledir. kendimle bu kadar fazla mücadele içinde olmaktan yoruldum. istediğim şeye hiçbir zaman sahip olamayacak olmamın bir önemi yok. ne istediğimi biliyorum ve bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği fikrine alışmam lazım hepsi bu.
+Vazgeçmek için hiçbir neden yokken mi?
Ayrica bir seye alismak ne istedigini bilmekten daha zordur.


Yaşamak


Bir şeyi yapmak zorunda kalıp aslında hiç olmak istemediğiniz bir yerde bulunmanıza değişim diyorlar çok istediğiniz ama şu anki halinizden farklı bir yerde olmanızı gerektiren şeye de. Sonuçta değişik bir şey yapıyorsunuz ama ya ondan nefret ediyorsunuz ya da çok seviyorsunuz. Benim önümde nefret ettiğim bir değişim seçeneği var. Bazı şeyleri nasıl oluyorsa kaçınılmaz görüyoruz sanki o gün o kararı vermezsen hayatın bitecek gibi. Halbuki biten bir şey yok. Belki kaçınılmaz olarak gördüğümüz şeyler hiçbir zaman onlardan kaçmadığımız için kaçınılmaz olarak kalıyordur, olamaz mı?

Sanırım insan bazen sadece kendini düşünüp karar vermeyi öğrenmeli. Aile, arkadaşlar, sevgililer, komşular, hocalar size doğru olanın ne olduğunu söyleyebilirler, belki gerçekten doğrusu da odur ama hayatta her zaman doğruyu yapmak mı gerekir? Belki yapılan yanlışlar insanı başka yerlere götürür. Çok sorumluluk sahibi bir geleceğe, çok paraya veya yüksek statüye değil ama belki yaşamaya götürür. "Yaşamak" kelimesine uzun süredir özel bir ilgi gösteriyorum. Bir sürü şey bende yaşamayacakmışım izlenimi uyandırıyor. Birçok şeyi saçma buluyorum. Sanki benim yaşamak fikrime entegre olamıyorlar. Sanki hayatımı elimden alacaklarmış gibi geliyor. Belki çok saçma ve çocukça düşünceler ama bir insan gerçek bir ölüme şahit olduğunda özellikle hayatını çok yakından tanıdığı birinin aniden ortadan kaybolmasını gözleriyle görünce her an içinde bir şeylerin aniden yok olacağı korkusunu taşıyor. Yok olma korkusu ölüm korkusundan bile beter. Günlerim yok olacak, hayatım yok olacak ve sonunda kendim yok olacağım fikri olayları öyle başka bir seviyeden görmeme neden oluyor ki, bu seviyeyi insanlara anlatmakta zorluk çekiyorum. Boğuluyormuş gibi hissediyorum. Önümdeki değişim seçeneği bende hapishaneye girmişim ve orada öylece kalmışım hissi uyandırıyor. İnanılmaz tepkiler gösterebiliyorum ve bir şekilde ona direniyorum. Ama sonra kafamın içinde hep başkalarının cümlelerini duyuyorum. Mantıklı olanı ve benim için iyi olacağını düşündükleri şeyi yapmamı söyleyen sesleri. Belki onlar daha iyisini biliyorlardır, gerçekten. Belki benim hiç görmediğim şeyleri görebiliyordur belki de hayatlarında bir şeylerin karar verilmiş olmasını boğucu bulmuyorlardır. Onlar da haklı biliyorum, sadece kendim yok olacakmışım gibi hissederken "doğruyu" yapmanın doğru olup olmadığını bilemiyorum.




Sağlıksız

- Tek başına ne yapacaksın oralarda ?
+ Tek başıma olmayacağım ki ,kendimle
buluşmaya gidiyorum. Icimdeki ayaklanmayı orada
bastıracağım. Kansız bir darbe olacak, efendi görünüşlü,
romantik ve serseri bir yanimi oturtacağım tahtıma.
Dinleneceğim, sessiz, insansız bir ortamda oturup ayaklarımı
uzatacağım ve gözlerimi kapayıp müzik dinleyeceğim.
- Çok düşündüğün için bu hale geldin.
+ Hayır. Sağlıksız düşündüğüm için bu haldeyim.







Amaç


Sabahları gazete okuyorum. Bir insanın yapıp yapabileceği en kötü şeyi yapıyorum yani.
Öldürülen kadınlar,
manyak kocalar, permeperişan ortada kalmış çocuklar, gitgide mantığını kaybeden insanlar, sözlükten çıkmak üzere olan hoşgörü, içi boşaltılmış bir dolu şey, açlık, adaletsizlik, dengesizlik, cahillik... Bütün bunlara kafa patlatıp duruyorum. Her hayatın bir amacı vardır diyorum. 
Ve bu amaç mutlaka kutsal bir amaç olmalı. İnsan kendini adamalı birşeylere. 
Ve o şeyler kendi mutluluğundan çok ama çok öte birşeyler olmalı.
 Bir kişi mi, iki kişi mi, bir ağaç mı, bir balık mı... Küçük ya da büyük bir önemi var mı?


Dip

Beni anlamak güçtür. Herkesin herkesi anlaması güçtür ve
herkesin kendini anlaması daha güçtür.
İnsanlar arada yalnız  kalma haklarını kullanmalıdır.
Bu benim için önemli.
Dibe vurdum ,biraz daha oyalanırsam çıkamam.


Madem

Madem unutmak için bunca çaba harcıyoruz da bir arpa boyu yol alamıyoruz,
madem yanlış bir yerde olduğumuzu düşünüyoruz da
 "doğru" denen yere asla varamayacağımızı biliyoruz !


LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...